Ankara’nın Sincan ilçesinde 31 Ocak 1997’de “Kudüs Gecesi” düzenlendi. Geceye İran’ın Ankara Büyükelçisi de katıldı. 3 Şubat 1997’de Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümeni Gösteri ve Tatbikat Taburu’na bağlı askerler, 20 tank, 15 zırhlı araçla Sincan caddelerinden geçip Akıncı Hava Üssü’ne gitti. Bu durum, “Kudüs Gecesi”ne tepki olarak, “Hükümete balans ayarı” olarak yorumlandı. Bu olay, 28 Şubat Davası’na “Cebir ve şiddet” olarak geçti. Tankları yürüten Tabur Komutanı Namık Kemal Çalışkan’ın dava aşamasında ifadesi bile alınmadı.
Tatbikat tarihinin önceden belli olduğunu ifade eden Çalışkan, “Tanklarla intikal eğitimi bizim askeri gereklilikler plan ve program kapsamında icra ettiğimiz bir faaliyettir. Yani biz bir darbe gibi algılasın diye tanklarımızın yürütmedik. Böyle bir şey yok” dedi.
Sözcü’den Saygı Öztürk’ün haberine göre, dava aşamasında, tankları yürüten dönemin Tabur Komutanı Yarbay Namık Kemal Çalışkan, bağlı olduğu komutanlığa defalarca dilekçe verdi, ifade vermek istediğini söyledi. Çalışkan, emekliye ayrılınca bu kez mahkemeye dilekçe sunmasına rağmen kimse ifadeye çağırmadı. 28 Şubat’ın bazı sanıklarının yeniden yargılanmasına başlanınca komutan gidip ifade vermek isteyen Çalışkanın 22 Ocak 2022’de ifadesi alındı.
“Tatbikat tarihi önceden belliydi”
İlk kez konuya ilişkin konuşan emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan’ın açıklamaları şöyle:
“İki yılda bir şubat ayına denk gelecek şekilde Zırhlı Birlikler Komutanlığı’ndan, 12 kilometre uzaklıkta bulunan Akıncı Hava Üssü’ne NATO kapsamında verilen görev yerine getirilir. 28 Şubat Davası kapsamında benim üs komutanıma kadar bütün komutanlar davaya dahil edildiler. O dönemde gerçekleri bilen ve tankların yürüten komutan olmama rağmen davaya müdahil olmak istedim. Ancak, o dilekçelerim dosyanın içine bile girmedi, komutanım Erdal Ceylanoğlu’nun avukatının benim dinlenmem yönündeki talepleri de dikkate alınmadı.
Harekat eğitim odasında en az 12-15 haftalık programlarımız vardır. Bizim, şubat ayının ilk haftasında intikal yapacağımız belliydi. Ama davanın gidişatı içerisinde hep Kudüs Gecesi derken, Sincan Belediye Başkanlığı tarafından icra edilen o faaliyete tepki olarak askerlerin sivil siyaseti yönlendirme gayretleri gibi gösterildi.