Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Parti grubunu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü günü dolayısıyla topladıklarını belirten Buldan, Türkiye’deki cinsiyet eşitliğine dair veriler paylaştı.
“Ülkede kadınların yüzde 70’i ekonomik olarak bir başkasına bağımlı” diyen Buldan, “Kadınlar çoğu kez aynı işi yaptıkları halde erkeklerin ücretinin neredeyse yarısını almaktadır. Türkiye’de 30 milyon kadının yalnızca 10 milyonu kayıtlı çalışmaktadır. Ülkedeki kadınların yüzde 70’i ekonomik olarak bir başkasına bağımlı olarak yaşamak durumundadır. Bu ülkede artık ekonomi diye bir şey kalmadığını herkes çok net biliyor ve görüyor. Yakındır ya gideceksiniz ya gideceksiniz. Biz kadınlar hep birlikte geleceğiz ve birlikte değiştireceğiz” diye konuştu.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle ilgili de konuşan, “Rusya’nın askeri müdahalesi kabul edilemezdir” dedi.
Buldan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bugün kadın grubumuzu toplamış bulunmaktayız. Bizler HDP olarak bu yılki 8 Mart’ı Deniz Poyraz’a ve Garibe Gezer’e adadık. Ben Deniz’in bağlılığını, Garibe’nin direnişini, ölümsüzleşen bütün yoldaşlarını, onurlu mücadelelerini en derin saygımla selamlamak istiyorum. Her birini minnetle, özlemle anıyorum.
Kadın mücadelesine omuz vermiş, ömür vermiş bütün dünya kadınlarını bir kez daha selamlamak istiyorum. Ülkemizde yarım asırdır kadın mücadelesini yeşerten, büyüten en etkili muhalefet gücünü bugüne kadar ulaştıran cezaevlerinde rehine olarak tutulan bütün kadın yoldaşlarımı, kadın örgütlerinin değerli temsilcilerini ve emektarlarını, evde, ofiste, fabrikada, tarlada durmadan üreten kadınları, bütün kararlılığıyla adalet arayışında olan kadınları bir kez daha selamlıyorum.
Bu hafta eşitlik taleplerimizi, hak ve adalet mücadelemizi hep bir ağızdan haykıyoruz. Elde ettiğimiz kazanımlarımızı kutluyoruz. Kazanımlarımıza saldıranlara karşı biz kadınlara eşitsiz bir yaşamı, sömürüyü, şiddeti, baskıyı, ölümü, yoksulluğu dayatan erkek iktidara karşı itirazlarımızı hep birlikte haykırıyoruz.
“Rusya’nın başlattığı askeri müdahale kesinlikle kabul edilemezdir”
Bugünlerde Rusya’nın başlattığı işgal hareketiyle gelişen bir savaşa üzüntüyle hep birlikte tanıklık etmekteyiz. Ben öncelikle bu savaşta şimdiye kadar yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Tüm Ukrayna halkının acısını paylaşıyor, dayanışma duygularımızı bir kez daha buradan iletmek istiyorum.
Bu savaş halklara ölüm ve yıkım dışında, başka hiçbir şey getirmeyecektir. HDP olarak daha önce de söyledik, Ukrayna’da yaşananlar sadece iki ülke arasındaki bir gerilim ve çatışma değildir.
Esas olarak NATO ve Rusya arasındaki bir egemenlik mücadelesidir, bir güç savaşıdır. Ne NATO’nun ne de Rusya’nın askeri yayılmacılığı bu soruna asla çözüm değildir.
Rusya’nın başlattığı askeri müdahale kesinlikle kabul edilemezdir.
Taraflar müzakere ve diyalog yollarını acilen açmalıdır. BM ve uluslararası toplum devreye acilen girmelidir. AKP hükümetinin içerideki ve dışarıdaki savaş politikalarını nasıl bugüne kadar reddettiysek dünyanın herhangi bir yerindeki savaşı da aynı şekilde reddediyoruz. HDP olarak, kadınlar olarak, halkların bir arada özgür ve barış içerisinde yaşabileceği koşulların sağlanması yönündeki her türlü barışçıl adımı desteklemeye devam edeceğiz.
Sürekli krizlerden beslenen AKP hükümeti şayet bu savaşta barışın yanında saf tutmazsa halihazırda büyük bir ekonomik krizin altında ezilen halkımız, çok daha ağır bedeller ödemeye ne yazık ki devam edecek. İçeride sizin zamlarınıza, baskılara karşı zaten mücadele vermekte olan halkımızı dışarıdaki savaşın da mağduru haline getirmeyin. Ülkedeki ekonomik krizin biz kadınların omuzlarındaki ağırlığını her geçen gün daha da dayanılmaz şekilde hissettiğimizi belirtmek istiyoruz.
“Kadınların yüzde 70’i ekonomik olarak bir başkasına bağımlı”
Kadınlar çoğu kez aynı işi yaptıkları halde erkeklerin ücretinin neredeyse yarısını almaktadır. Türkiye’de 30 milyon kadının yalnızca 10 milyonu kayıtlı çalışmaktadır. Ülkedeki kadınların yüzde 70’i ekonomik olarak bir başkasına bağımlı olarak yaşamak durumundadır. Bu ülkede artık ekonomi diye bir şey kalmadığını herkes çok net biliyor ve görüyor. Yakındır ya gideceksiniz ya gideceksiniz. Biz kadınlar hep birlikte geleceğiz ve birlikte değiştireceğiz
“Kadınların nafaka hakkını gasp etmektir amaçları”
Kadınların bir kazanımı olan ‘nafaka’ hakkını yine gündemlerine almışlar. Nedir bu meramları? En açık haliyle kadınların nafaka hakkını gasp etmektir amaçları. İktidarınız nafaka hakkını adil bir şekilde hesaplayıp bunun ödenmesini sağlamaya çalışması gerekirken neredeyse nafakayı tamamen kaldırmayı amaçlamaktadır.
Bunlar uçan saraylarda seyahat ederken, Diyanet İşleri Başkanı bile özel jet ile geziye giderken, hemen her gece yakıta yapılan zamlarla insanlar araçlarına yakıt koyamaz oldu. Yandaşları, beşli çetesi ile hazineyi boşaltan, başka başka ülkelerde para aklayanlar şatafat yaşarken, milyonlarca yurttaş geçim derdiyle boğuşmaktadır.
Sefalete de saltanata da bir an önce son verilmesi lazım. Buna da biz kadınlar öncülük edeceğiz. Ya gideceksiniz, gideceksiniz. Birçok yerde işçi direnişleri var.
Toplum bir bütün olarak şiddet sarmalının içerisine itilmiş durumdadır. Bu şiddetin en büyük mağduru da kadınlardır. Kadın katillerini salıveren, kadın mücadelesini engellemeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz ocak ay içinde 26 kadın katledildi, 28 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Sayılarla ifade etmek kolay ama her ay istikrarlı şekilde kadınlar katlediliyor.
İnsan hakları savunucusu Eren Kesin, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, sanatçı Ezgi Mola ve Sezen Aksu’ya ve benzer saldırılara uğrayan kadın arkadaşlarıma buradan selamlarımı gönderiyorum.
Emine Şenyaşar annenin çığlığını artık duyun. İktidarınızı katillere tanıdığı hukuksuz imtiyazı kaldırın. Adaletin gereğini yerine getirin.
İttifak çalışmaları
Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan, başta cinsiyet eşitsizliği olmak üzere her türlü eşitsizliği onaylayan, işçinin, emekçinin, gençlerin sorunlarını kabul etmeyen hiçbir ittifakı asla kabul etmiyoruz. Toplumu kutuplaştıran, iki seçenek varmış gibi dayatan anlayışlara karşı üçüncü yolda, demokrasi ittifakı dedik. Kürt sorunu vardır ve bu sorun diyalog ve müzakere yoluyla çözülmekten yana olanların yoludur.”