Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüleri: Kimin aday olacağı tali bir mesele, seçim her şeyi değiştirmez

Halkların Demokratik Kongresi eş Sözcüleri Megafon tv’nin konukları oldular. Seçim ittifakına ne diyorlar ?

Türkiye siyasetinde önemli bir yere sahip olan Halkların Demokratik Kongresi, 2011 kuruluşundan bu zamana kadar çok önemli girişimlerle ortak birlikteliklere ön ayak olan bir politika izledi. Kendi içinden HDP’yi çıkaran HDK, yeni dönemde başka geniş bir birlikteliğe mi hazırlanıyor? Seçim gündemi ile bileşenlerini toplayacak olan HDK’nın önünde neler duruyor? MegafonTv’de Ahmet Ayva’nın sorularını yanıtlayan HDK Eş Sözcüleri şunları belirtti:

İktidar Yanlısı Olmayan Herkes Hedef

Esengül Demir: Önemli bir dönemdeyiz, protest bir şarkı yapıldı ve bunun üzerine hemen karalama linç kampanyası başladı. Bunun bir önce ki aşamasında Sezen Aksu’nun geçmişte yaptığı bir şarkı üzerine, o şarkı sanki yeni oluşmuş, yeni bestelenmiş gibi servis edildi ve oradan işte Sezen Aksu’ya dönük bir linç kampanyası başlatıldı. Toplum tarafından Sezen Aksu sahiplenince geri adım atmak zorunda kaldılar. Tarkan’ın yaptığı protest şarkı da onlardan biri, sadece hedef alınmadı diğer taraftan toplum tarafından çok sahiplenildi. Yani bir kısmı linç ederken büyük çoğunluğu sahiplendi. Böyle bir iklim içinde toplum kesin bir çıkış yolu arıyor.

Demir, İşçi eylemlerinin yükselişe geçmesi üzerine şunları belirtti:

Cengiz Çiçek ise konuşmasında şunları belirtti:

Doğum Sancıları

Türkiye uzun bir süredir patlamaya hazır bir volkan gibi. Birçok alanda toplum ciddi anlamda birikimleri var. Yanı bu birikimlerin patlama aşamasına geldiği zamanı yaşıyoruz. Yaşadığımız dönemi, doğmakta olan bir doğum öncesi sancı olarak da belirtilebilir. Yani Türkiye halkları bir bütün olarak, AKP-MHP faşizminin sömürü altında tuttuğu bütün topluluklar bugün itibariyle neresinden bakarsak bakalım mevcut gidişata itiraz ediyor ama bu mevcut itirazların yönünün nereye evrileceği işte birbirlerinden haberdar olma, yollarının kesişme noktaları belli olur.

Seçim bağlamında da tartışsak hangi bağlamda bakarsak bakalım bu iktidarın ömrü kısaldı. Bir yönetim krizi yaşamakta. Bu krizi yaşarken arkadaşımızın da bahsettiği gibi bir taraftan kendi kitlesini karışıklıklara düşmanlıkları pekiştirerek kendi kitlesini konsolide etmeye çalışırken, öbür taraftan da aslında karşı taraftaki olası bir araya gelişleri merkezileşmeleri güç birliklerini parçalayacağız diyor. İktidarın bütün bu saray oyunlarının tutmayacağını gösteren başka tip dalgalar mevcut. Gerek Kürdistan da gerek Türkiye metropollerinde hayatı üretenler mevcut gidişata dur diyorlar. Kendiliğinden hareketler olarak ortaya çıkan bütün bu dalgalanmaları. isyanları, işçi eylemlerini doğru okumak, doğru tespit etmek ve onlara doğru yoldaşlık yapmak gerekiyor. Çünkü aslında yirmi birinci yüzyıl, uzunca süredir kendiliğinden halk hareketlerine, isyanlarına tanıklık ediyor. Dünyanın her tarafında öyle. Şöyle özetleyebiliriz, sadece Türkiye’ye has bir mesele değil. Artık önümüzdeki dönem mevcut gidişata dur demek isteyen halkların isyan çığlıkları ile demokratik direnişleri ile kapitalizm ve onun ulus devletlerin arasındaki kavgaya doğru gidiyor.

Özellikle Kürdistan’daki ve Türkiye metropollerindeki zamlar başta olmak üzere ortaya çıkan bu hareketlenmelerin şöyle bağlantısını kurmak daha doğru olur. Bizler açısından Türkiye’de ve Kürdistan’da başta Kürt halkı halkı olmak üzere, Kürtlerin özgürlük mücadelesi ile statü mücadelesi ile Türkiye halklarının emekçilerinin demokrasi mücadelesini, emek mücadelesinin, ekoloji mücadelesinde buluşturacak yan yana getirecek yeni kurucu akıllara yeni kurucu müdahalelere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Çünkü sistemin beslendiği temel alanlardan biri de o. Yani herkesi kendi mağduriyetinin peşinden koşturan parçalı toplumsal tablo yaratmaya çalışıyor. Yeni dönem halk dalgalanmalarından emekçi isyanlarından, grevlerinden öğrenilecek çok şey var. Mesele sadece işçilerin ücret talebine indirgenecek kadar basit bir mesele değil. Çok yakıcı bir mesele. İnsanların yaşamsal sorunları var ama bütün bunların hepsinin altında yatan 100 yıllık siyasal 1 kriz var. Ekonomik kriz, siyasal kriz iç içe geçmiş durumda. Bu duruma müdahaleye ihtiyaç var.

Çiçek konuşmasını şöyle sürdürdü:

Bir Önceki İktidara Benzemesin

Bir sonraki iktidarın bir önceki iktidara bezememesi için, iktidar değişimlerinin demokratik dönüşüme, toplumsal demokratik dönüşümlere dönüştürülebilmesi için yoğunlaşmalarımızla bizim farkımız da burada ortaya çıkıyor. Çünkü biz ne faşizme teslim olalım diyoruz. Ne de ulus devletin restorasyon sürecine kapılıp gidelim diyoruz. Şimdi 6’lı ittifakın verdiği görüntü zaten AKp sonrası ulus devletin kendisini tekrardan milliyetçi devletçi kodlarla güncellemesini vadediyor. Bunun karşısında biz ise bir toplumsal dönüşüm, yani halkın, halkların müdahalesi ile emekçilerin müdahalesi ile Kürtlerin alevilerin müdahalesi ile Türkiye’de 100 yıllık haksızlığı tamamen ortadan kaldırılacak, ikinci cumhuriyet’e, ikinci yüzyıla girerken Cumhuriyeti demokratikleştirecek bir toplumsal dalga oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü bu olduğu oranda zaten kalıcı bir dönüşüm olacak. Aksi takdirde şu olacak: demokrasi ve özgürlük talepleri, siyasal partilerin, iktidarının duvarına çarpacak.

Esengül Demir, konuşmasına şöyle devam etti:

Bileşenlerimizi en geniş bileşimiyle topluyoruz, uzun zamandır bunu tartışıyorduk ve hayata geçiriyoruz. Altılı ittifakın toplantısından kaynaklı değil, yeni dönemi, geleceği kurma açısından topluyoruz. Her olasılığı değerlendireceğimiz bir toplantı yapacağız.

Programın devamını YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz.

Bizi Takip Edin!
Son Haberler
%d blogcu bunu beğendi: