İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener,Tarkan’ın ‘Geççek’ şarkısının iktidar kanadı tarafından hedef alınmasına tepki gösterdi. Akşener, AKP’nin sanata “fobisi” olduğunu söyleyerek ‘Geççek’ şarkısı için, “Şarkıda küfür yok, hakaret yok, umut var, ama bu arkadaşların o umuda bile alerjileri var. Kendilerini eleştirenler yerine kuzu kuzu oturanlara alerjileri yok bunların! Havuz medyasındaki dilli düdüklere alerjileri yok! Er ya da geç o sandık ‘gelcek’; ağlasanız de sızlansanız da milletin başına bela ettiğiniz bu ucube sistem geldiği gibi ‘gitçek’ . Siz isteseniz de istemeseniz de bu çile ‘bitçek.'” diye konuştu.
Akşener, Gibi dizisindeki “Ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimsemene mi kaldım” repliği ile gönderme yaparak, “Tüm günahlara rağmen bu milletin seni bir kez daha yılgın bir hoşgörü ile benimseyeceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun. Bu büyük millet her şeyin farkında. AK Parti iktidarı yok, bu artık bir zaman meselesi” ifadesini kullandı.
Akşener, “Madem geçen hafta her şey yolundaydı, madem biz yaygara yapıyorduk, o zaman bu haftaki külfet nereden çıktı muhterem. Ülkenin kazancından birlikte istifade ettik diyorsun da, yandaşlarının gönlü olsun diye milletimizin vergilerini çarçur ederken anneler çocuklarına mama alamaz hale geldiler. Sen sarayda sefa sürerken gençler tatile gitmenin hayalini kuramaz haldeler. Sen danışmanlarına 5 10 maaş bağlarken öğretmenler atanıp tek maaşa bile kavuşamıyorsun. Sen bu millete sabırdan, fedakarlıktan ve külfeti sırtlamaktan bahsedecek en son kişisin. Bugün 31 Mart başarısı konuşuluyor, İyi Parti olmasaydı, İstanbul, Ankara, Adana, Antalya ne olacaktı? Bir şey değişti, her şey değişti! Bazen hatırlatmakta fayda oluyor unutanlar açısından” ifadelerini kullandı.
Akşener ayrıca, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin olarak da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin “birbirlerini boşa düşüren açıklama davranışlar” ile Türkiye’yi NATO ve Rusya nezdinde kırılgan duruma düşürdüğünü savundu.
Akşener, “AK Parti, Uygur Türkü kardeşlerimiz için takındığı pısırık tavrı, Kırım Türkü kardeşlerimiz için de, takınıyor olsa da; Biz, İyi Parti olarak, Rusya’nın, Kırım Türklerine yönelik baskısına, son vermesini, soydaşlarımızın insani ve kültürel haklarına yönelik ihlallerin, ivedilikle durdurulmasını talep ediyoruz. Ayrıca; Ukrayna gibi ,egemen bir ülkenin sınırına asker yığarak, ülkelerin toprak bütünlüğüne yönelik, tehdit oluşturulması, günümüzde, kabul edilebilecek bir tutum değildir. Rusya’yı, bir an önce, bu askeri tahkimatına son vermeye, ve askerlerini geri çekmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Akşener, “Yaklaşık 3 milyon insanımız yaş nedeniyle emekli olamıyor. 1,8 insanımız da önümüzdeki dönemde yaşa takılacak. 4,8 hala çalışan ya da çalışmış olan vatandaşımız EYT mağduru, 20 milyon insanımız mağdur. Ortada böyle bir büyük mağduriyet olmasına rağmen iktidar bu insanlarımıza ’emekli olamazsın, gençsin’ diyor. Özel sektör ise ‘çalışamazsın, yaşlısın’ diyor. 8 bin 9 bin 10 bin gün prim ödemiş insanlarımıza sen emekli olamazsın demek haksızlıktır, zulümdür! Biz İyi Parti olarak, ilk günden beri EYT’li kardeşlerimizin yanındayız. Primlerini ödemişler, emekli maaşlarını hak etmişler.
Uyguladığınız yalan yanlış politikalar, ve iş bilmezliğiniz yüzünden ortaya çıkan, sosyal güvenlik kurumu açıklarının bedelini, bu insanlarımıza ödetemezsiniz. Kimse merak etmesin, İyi Parti iktidarında bu mağduriyeti gidereceğiz. Hesabını kitabını yaptık. Devletin, bu konuda katlanacağı maliyeti de hesapladık. Yapacağımız EYT düzenlemesi, bir sosyal yardım değil, haktır. EYT grubunda yer alan, prim gün sayısını doldurmuş 3 milyon insanımız, yapacağımız düzenlemeden yararlanabilecek. Diğer emekliler gibi, sağlık imkanlarına, tam olarak erişebilecekler. Ayrıca, herhangi bir başvuru dönemi de öngörmüyoruz. Yani, EYT’liler, istedikleri zaman müracaat edip, düzenlemeden faydalanabilecek. Önümüzdeki dönemde, prim gün sayısını doldurarak EYT’li olacak, 1,8 milyon insanımız da, bu düzenlemeden yararlanabilecek. Ayrıca, bu düzenlemeden yararlanacak kardeşlerimiz, istedikleri zaman, yeniden işgücü piyasasına dönebilecek.Meclis Grup Başkanvekilimiz, Erhan Usta kardeşim ve ekibi, bu mağduriyeti gidermek için, EYT’li kardeşlerimizle yakın bir biçimde çalıştı. Kendisine ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Allh’ın izniyle, İyi Parti iktidarında, el ele verip, EYT sorununu, tarihin tozlu raflarına kaldıracağız.Gülistan Doku 2 yıldır kayıpsa bu memlekette kadınlar güvende diyemeyiz, kadın cinayetlerinin önüne geçemeyiz. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’nı göreve çağırıyorum. İyi Parti olarak biz de araştırma komisyonu kurarak gereken katkıyı vereceğiz. Acınız acımızdır. Kadınların iyiliği ilk günden bu yana siyasetin gündelik tartışmalarının üzerindedir. Gülistanlar kaybolmasın, Cerenler yaşasın diye üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Eskiden sayın Erdoğan’ın söyledikleri birbiriyle aylık ya da yıllık bazda çelişirdi. Gelinen noktada haftalık bazda kendisiyle çelişiyor. Her hafta söylediğini unutup farklı bir şey söylüyor. Sandık sıkıştırmaya başlamış, panik büyük. Geçen hafta zamların gerçekliği ile ilgili muhalefetin yaygara yaptığını, her şeyin iyi olduğunu söylerken bu hafta ülkenin kazancından birlikte istifade ettik, külfeti de birlikte sırtlayacağız dedi. Madem geçen hafta her şey yolundaydı, madem biz yaygara yapıyorduk, o zaman bu haftaki külfet nereden çıktı muhterem. Ülkenin kazancından birlikte istifade ettik diyorsun da, yandaşlarının gönlü olsun diye milletimizin vergilerini çarçur ederken anneler çocuklarına mama alamaz hale geldiler. Sen sarayda sefa sürerken gençler tatile gitmenin hayalini kuramaz haldeler. Sen danışmanlarına 5 10 maaş bağlarken öğretmenler atanıp tek maaşa bile kavuşamıyorsun. Sen bu millete sabırdan, fedakarlıktan ve külfeti sırtlamaktan bahsedecek en son kişisin. Akıl dışı, plansız ve beceriksiz yönetim anlayışınla ülkemizin kaynaklarını har vurup harman savurduk. Milletimizin cebinden aldın, yandaşının cebine koydun.İstediğin, tüm günahlara rağmen bu milletin seni bir kez daha yılgın bir hoşgörü ile benimseyeceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun. Bu büyük millet her şeyin farkında. AK Parti iktidarı yok, bu artık bir zaman meselesi. Göstermelik tedbirlerinizle bu milleti daha fazla oyalayamazsınız. Kepçeyle aldıklarınızı kaşıkla vererek bu milleti kandıramazsınız. Hamasi masalları anlatarak sandıkta gelecek kaçınılmaz sondan daha fazla kaçamazsınız. 20 Ocak 2020’den beri ziyaretlerimizde birinci Türkiye turumuzu tamamlamak üzereyiz. En yakın zamanda da ikinci turumuza çıkacağız. Kazancı kirasını bile karşılamayan esnaflarla karşılaştım, tencere kaynatmakta zorlanan kadınlarla karşılaştım. Yaşından büyük dertlerin sahibi çocuklarla karşılaştım. Sınavdan 98 almasına rağmen 58 puanlı rakibine elenen, AK Partili dayısı olmadığı için ortada kalan gençlerle karşılaştım.Milletimizin yaşadıklarını görmeyenlere, taleplerini umursamayanlara inat milletimizin gerçeklerini tüm Türkiye’ye anlatmaya devam edeceğim. Erdemli’de tantuni dükkanı işleten bir esnaf kardeşim diyor ki; ‘Vergi ve zamlarla boğuşuyoruz, elektrik 650’den 1325’e çıktı.’ Akdeniz’de giyim mağazası olan bir kardeşim diyor ki, ’50 lira satış yaptım, 4850 lira elektrik faturası geldi, dükkanım kira, kirayı da çıkaramıyoruz.’Tarsus’ta telefon aksesuarları satan bir kardeşim de, ‘Siftah edemedik, dükkan kira, sandıkta cevabı vereceğiz.’ diyor. Milletimize sırtını dönen, cumhuriyetimizin birikimlerini de yok saymayı seçen AK Parti iktidarının son dönemdeki fobisi sanat oldu. Saplantı haline geldi. Sanatkar el öpmez, eli öpülür diyen büyük vizyondan, sanatçılarımızı hedef gösteren, tehdit eden bir vizyonsuzluğa geçtik! Tarkan bir şarkı çıkardı, kötü günlerin geride kalacağını söyleyen bir şarkı. Bu öyle bir garip zihniyet ki kötü günler geride kalacak diye şarkı söylenmesine bile tahammülleri yok. Şarkıda küfür yok, hakaret yok, umut var, ama bu arkadaşların o umuda bile alerjileri var. Kendilerini eleştirenler yerine kuzu kuzu oturanlara alerjileri yok bunların! Havuz medyasındaki dilli düdüklere alerjileri yok! İhaleleri hüüüp diye götüren a-acayip müteahhitlere alerjileri yok. Tarkan ‘Geççek’ diye şarkı yapınca arıza çıkarmaları çok normal. Bence de ‘Geççek, bitçek’. Hiç geçmesin, bitmesin istiyorlar. TL’yi pula çevirelim, enflasyonda dünya rakoru kıralım ama sefamız bitmesin istiyorlar. Milletin adeta ümüğünü sıkalım ama bu eğri düzen bitmesin istiyorlar. Türkiye’de herkes sanatını icra etmekte özgürdür, kim, neşeli kimi protest müzik yapar, kimi över, kimi eleştirir. Size ve bize düşen aynı rahmetli Özel, rahmetli Demirel gibi onlara saygı göstermektir. Bu ülkenin dinlediği müzikle sanatçısıyla uğraşacağınıza işinizi yapın, milletin dertlerini çözün. En azından giderayak millete faydanız olsun. Er ya da geç o sandık gelecek; ağlasanız de sızlansanız da milletin başına bela ettiğiniz bu ucube sistem geldiği gibi ‘gitçek’ . Siz isteseniz de istemeseniz de bu çile ‘bitçek.’ İyi Parti yetkiyi aldığında bu kabus elbette ‘geççek’. AK Parti iktidarının sanata gösterdiği bu agresif tavır, iş devlet kurumlarını arpalığa çevirmek gelince yerini olağanüstü bir hoşgörü ve anlayışa bırakıyor. AK Parti iktidarının peşkeş durağının son durağı PTT. Biliyorsunuz, otoyol ve köprü geçişlerinde kullanılan HGS’nin, satış ve tahsilat yetkisi, PTT’ye aittir. Ama PTT, belli bir ücret karşılığında, bankalara da, HGS satış yetkisi verebilir. Buraya kadar bir sorun yok.Yalnız bir de, PTT’nin, yüzde 40 hissesine sahip olduğu, PTTeM isimli bir şirket var. Bu şirketin, yüzde 60 hissesi, Hakan Çevikoğlu adında bir kişiye ait. Yani devletin kurumu PTT, bir vatandaşımızın küçük ortağı olmuş. Bu şirket, ‘pttavm.com’ internet sitesi üzerinden satış yapıyor. Tüm satış ve tahsilat yetkisi PTT’nin elinde bulunan HGS, ne hikmetse, bu site üzerinden satılıyor. Hatta HGS yüklemek için, PTT’nin resmi internet sitesine girerseniz, ‘İnternet üzerinden PTT müşterileri için, yalnızca ‘pttavm.com’ adresinden yükleme yapılmaktadır. Başka bir siteden, yükleme yapılmamaktadır.’ şeklinde, ilginç bir açıklamayla karşılaşıyorsunuz. Ayrıca, e-devletten HGS yüklemek için, ilgili sekmeleri takip ettiğinizde, yine ‘pttavm.com’ sitesine yönlendiriliyorsunuz.Dış politika ve onun iletişim dili olan diploması; devlet aklı ve birikim ister. Maalesef sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde bu sanatında yok oluşuna şahit oluyoruz. Ne devlet aklı kaldı, ne birikim kaldı. Nerede eski vekil, eski bakan, eş dost varsa, ayak altından çekilmesi gereken tortu varsa büyükelçi yaptılar. Cumhuriyetimizin ruhu ile şekillenmiş olan hariciyemizi AK Parti’nin geri dönüşüm kutusuna çevirdiler. Defalarca uyardık, iç politikada rüzgar yakalamak için dış politikayı kullanmayın dedik. Diplomasiyi kankalık ilişkilerinize göre değil, milli çıkarlara göre yönetin dedik. Kafanıza göre takılmayın, muhalefetle istişare edin, dışarıya karşı yekvücut duralım dedik ama dinletemedik. AK Parti’nin, kendilerinden ve yandaşlarından başka kimseye, en ufak faydası olmayan, berbat politikalarından, nasibimizi fazlasıyla aldık, almaya da devam ediyoruz. Bay Kriz ve arkadaşları, yıkıma tam gaz devam ederken, hemen her sektör, karşılaştıkları derin sorunlarla mücadele etmeye çalışıyor. Geçen hafta, enerji sektörünü konuşmuştuk. Bugün ise, eğer hemen bir çözüm üretilmezse, kaybolma riskiyle karşı karşıya kalacak, bir başka önemli sektörümüz olan, arıcılıktan bahsetmek istiyorum.Zamanında iktidarı uyardık. ‘Şeker fabrikalarını böyle hoyratça özelleştirmeyin.’ dedik. Anlamadılar…’Almanya’nın, yüzde 78’i, Fransa’nın, yüzde 82’si, Hollanda ve İngiltere’nin ise, yüzde 100’ünde, şeker, kooperatifler tarafından üretiliyor.’ dedik. Dinlemediler…’ABD’de, şeker pancarından şeker üreten fabrikaları, Devlet, özel sektörden satın alıp, kanunla, kooperatiflere devretti.’ dedik. Duymadılar…’Şeker fabrikaları, sadece tarımsal sanayi değildir.’ dedik. ‘Şeker fabrikaları, sadece şeker pancarı, ya da şeker de değildir.’ dedik. ‘Şeker pancarı, çiftçiyi tarlaya ve köye bağlayan, ailenin tüm fertlerine, çalışma ve istihdam imkânı sağlayan, yan ürünlerinin, tamamı değerlendirilen, katma değeri arttırıcı bir bitkidir.’ dedik. ‘Bütün tüketicileri, yüzbinlerce çiftçiyi, besiciyi arıcıyı, yem sektörünü, kısacası, çoklu alanları ilgilendiren bir konudur.’ dedik. Ama yok, inatla burunlarının dikine gittiler.Üstelik bunları, sadece biz de söylemedik. Bütün bölge halkı söyledi. Tokat söyledi. Erzincan söyledi. Erzurum söyledi. Hatta Erzincan’daki üreticiler, güçlerini birleştirip; ‘Burayı özelleştirecekseniz, biz alalım.’ dediler. Peki onlar ne yaptı? Sırf bunun önünü kesmek için; Paraları yetmesin diye, Erzurum ve Erzincan’ı, beraber özelleştirdiler.Şimdi iktidardakilere soruyorum; Eserinizle gurur duyuyor musunuz? Özelleştirilen şirketleri alan, yandaş sermayeniz; çiftçilerle yaptıkları sözleşmeye uymazken, şeker fiyatlarını, istedikleri gibi belirlerken, şeker pancarını, istedikleri fiyattan alıp, çiftçiyi iflas noktasına getirirken, ortaya çıkardığınız bu enkazdan, gurur duyuyor musunuz?Devletin elinde kalan şeker fabrikaları, şekeri, kilosu 5.3 liradan satarken, özelleştirilen şeker fabrikalarının, melas ve küspeden kazandıkları paranın yanı sıra, şekeri de, kilosu 8 liradan satması, sizi hiç mi rahatsız etmiyor? Çiftçi itiraz edip, özelleştirdiğiniz fabrikalarda, haklarını arayınca, üzerlerine güvenlik güçleri gönderirken, hiç mi vicdanınız sızlamıyor?Kımıl zararlısı bile, çiftçiye sizin kadar zarar vermedi. Ama siz hâlâ, pişkin pişkin laf yetiştiriyorsunuz. Eğer şeker pancarı üreticisine, biraz olsun nefes aldırmak istiyorsanız; Ton başına 425 lira olarak açıkladığınız, pancar taban fiyatını, 800 liraya yükseltin. Tarımsal girdiler, yani, gübre, mazot, tohum ve ilaç fiyatları, geçen yıla göre, 2-3 kat artmış durumdayken; Önümüzdeki sene için koyduğunuz taban fiyatını, hemen şimdi uygulayın.Sayın Erdoğan; Şimdi ben sana soruyorum: Sizin ne projeniz var? Sarayda bostan korkuluğu gibi oturmak dışında, ne projeniz var?Mesela; yoksulluğu engellemek için, ne gibi projeleriniz var? Gıda fiyatları iki katına çıktı. Elektrik faturaları yüzde 125 zamlandı. Benzin iki katına çıktı. Mesela; Hayat pahalılığını azaltmak için, milletin birikimine dadanmak dışında, ne projeniz var?Blok zinciri teknolojileri tüm dünyada çığır açıyor. Mesela; Sizin Türkiye’yi bu alanda öncü yapabilmek için, ne hazırlığınız var?Mesela; yolsuzluğu önlemek için, ne çare ürettiniz? Finansal istikrar için, ne çözüm ürettiniz? Kamuda israfı engellemek için, ne adım attınız? Fırsat eşitliği için, adalet için, ne çözümünüz var? Kadına şiddeti önlemek için, ne yaptınız?’’ dedi.