Covid-19 Pandemi süreciyle beraber adından sıkça söz ettiren bir sektör de moto kuryeler oldu. Sokağa çıkma yasakları, tüketim ihtiyaçlarının karşılanamaması, hızlı ulaşım olan moto kurye hizmet sektörünün büyümesinin de önünü açtı. Büyük bir iş kolu haline gelen sektörün çalışanların büyük bir bölümünü ise gençler oluşturuyor. Atanmayan öğretmenler, üniversite öğrenci ve mezunları, sağlık çalışanları son süreçte bu sektörü zorunlu tercih ediyor. Bu tercihi seçenlerden biri de Bursa’da Getir Firmasında çalışan D.Y
Megafon’a ulaşarak sesinin duyulmasını isteyen D.Y, işten çıkarılma kaygısı nedeniyle ismini vermek istemedi.
Öncelikle biraz kendini tanıtır mısın?
22 yaşındayım 4 yıllık üniversite mezunuyum. KPSS’de şansımı denedim olmayınca, 7-8 aydır moto kuryelik yapıyor ve ilk deneyiyim. Getir bünyesinde çalışıyor. Bu sektörde pandemiden dolayı iş imkanı çok olduğu ve rabet gören bir sektör olduğunu öğrenince mecbur bu işi yapmaya başladım. Getir şirketinin deposunda çalışıyorum.
Bir depoda kaç kişi çalışıyor, çalışma koşullarınız nasıl?
Bursa’da getirin hemen hemen 10’a yakın deposu var. Her depoda 30 kişiye yakın çalışan var. Maaşımız asgari ücret, 8 saat bordrolu çalışanlara, bir de şahıs firması olarak çalışma modeli var getirin. Bu modelde de şu şekilde; vergi mükellefi oluyor kuryeler, getirde 12 saat hak veriyor. Normal bordrolu çalışanların maaşı saatlik 18 tl ise, şahıs firması olarak çalışan, vergi mükellefi olanların 27 lira, paket başı 2 lira alıyor.
Sen kaç saat çalışıyorsun?
Doğruyu söylemek gerekirsen ben 15-16 saat çalışıyorum. bu depodan depoya fark gösteriyor ama neredeyse tüm depolarda, özellikle büyük yerlerde talep artınca sabah 8, gece 12 aralığında çalışan kurye arkadaşlarımız var. Şahıs firması başladığından beri, özellikle son iki üç yıldır bu saat dilimlerinde çalışan insanların sayısının arttığında bilgimiz var. Koşullarımıza gelince, kurye odalarımız, sayımız fazla olduğu için, bizlerin mola yapacağı rahatlıkta değil, özellikle kalabalık vardiya saatlerinde. Bir vardiyada on beş kişi varsa, oda onu bazen alamıyor.
Bize bir video ulaştırdın çalışma koşullarının zorluğuna dair, hava koşulları çok ciddi etkiliyor mu?
Evet, tam da o yüzden size ulaştım. Mesela ben bugün karlı havada çalıştım. Hatta bir arkadaşımız sabah düştü. Eğer getire, tüketici, hizmet alan taradından bir şikayet geliyorsa, depo sahiplerini bu durum zorluyor. Ama Getir firmasının kendi bünyesinde çalıştırdığı, neredeyse açmadığı depo kalmadı. Artık her şehirde bu firma var, fakat firma buna ne kadar yetişebiliyor o ayrı bir konu, bir kişinin canı yandığında depo kapatmaları sorunu çözmüyor. Esas sorun Depo sahipleri.
Getir firması büyüdükçe son bir seneden beri franchise modeline geçildi. Artık tüm ipler neredeyse onların elinde diyebiliriz. Getir firması hava koşullarını göz önüne alarak yer yer depolara sipariş almayın ve siparişleri durdurun talimatı veriyor ama depo sahipleri bu noktada kendi koşullarını fırsat bilerek, kuryelerin canını tehlikeye atıyor, hiçe sayıyor. Size şöyle bir örnek vereyim; bugün Bursa’da on depo varsa yedisi kapalıydı, üç depo açıktı. Bunun işte Getir firması ile alakası yok, kapatın diyor. Fakat bu üç depo sahibi franchise olanlar, zaten Getir’in kendi deposu kalmadı hepsi neredeyse franchise oldu.
Özellikle İstanbul dışı yerlerde neredeyse ana depo kalmadı. Bursa, İzmir ve diğer küçük bölgelerde franchise modeline geçildi. Durum böyle olunca depo sahipleri de kuryeleri çalıştırıyor. Bugün ben saatlerce kar ve fırtınalı havada yerler buzluyken paket attım, çalıştım. Daha doğrusu çalışmak zorunda bırakıldım.
Pandemiyle beraber moto kuryeler büyük bir iş kolu haline geldiler ve kendilerinden sıkça söz ettirdiler. Özellikle bahsettiğin sorunlar etrafında, siz kuryeler kendi taleplerinizi duyurmak için sendikalı olmayı düşündünüz mü?
Tabi ki istiyoruz. Biz neredeyse depodaki tüm arkadaşlarımızla bunları konuşuyoruz. En basiti bugün kar ve buzlu havada çalışmamız. Bir arkadaşımızın kaza yapması. Bizim gidecek hiç bir yerimiz yok. Biz eğer Getir firmasına bugün bir şey deseydik, ya da depo sahiplerine deseydik desem bile diyemeyiz, korkuyoruz. Yani biz bir şey dediğimiz zaman, özellikle bu sektöre çok talep olduğu için illaki mobbing uyguluyor. Özellikle bu durum kurumsal firmalarda daha çok hissediliyor. Evet biz sendika istiyoruz ama çok dağınık bir sendikal örgütlenme var. Taşımacılık sektörü de buna dahil.
Yani farklı sesler var, ama örgütlü tek bir topluluk, sendika olsa, evet kuryeler haklarına kavuşabilir, oralarda yer alabilir. Fakat böyle dağınık bir şekilde olunca sendikalar, kuryeler korkudan tercih etmiyorlar. Özellikle Bursa’da bir çok kuryenin sendikalaşma talebi yüksek ama durum anlattığım gibi olunca, kaygı bu duruma baskın geliyor. Düşün ben ismimi vermekten çekiniyorum, sendikalı olsam başıma gelecekleri düşünemiyorum. Özellikle kurye sektöründe yaş minimum seviyede, 18,19,25 yaşları arasında olduğu için, çoğu haklarını dahi bilmiyor. Mahkemeye baş vursa haklı belki, ama bu yol daha risksiz geliyor ve işini kaybetmek istemiyor.
Son olarak kamuoyuna, çalıştığın firmaya bir çağrın var mı ?
Ben daha çok firmaya değilde, topluma çağrıda bulunmak istiyorum. Her sektörde sorun çıkaran insanlar var, fakat o kadar çok kurye arkadaşımız hayatını kaybediyorki bunların duyulması, görülmesi gerek. Ben yedi ayda iki sefer araba tarafından sıkıştırıldım, kaza geçirdim. Kuryeler görmezden gelinmesin, birine bakarak diğerlerine saygısızlık yapılmasın. Özellikle özel araç sahipleri, otobüsler, minibüsler, ticari taksiler kuryelere büyük zarar veriyorlar. Kendileri korunaklı araçlardalar fakat biz değiliz. Toplum şunu bilsin, o kuryeninde gideceği bir evi, çocukları ve ailesi var. Görmezden gelinmesinler.